Sizi Zihinsel Olarak Güçlü Kılacak 3 Alışkanlık

Eşinizin iğneleyici yorumuna dürtüsel olarak kendi esprili yorumunuzla karşılık vermek yerine, bu dürtüye direnebilir ve ya hiçbir şey söylemeyebilir ya da iğnelemeyi takdir etmediğinizi iddialı bir şekilde belirtebilirsiniz.

Elbette zihninizin kontrol edemediğiniz yönleri de var… Örneğin aklınıza belirli bir anının gelip gelmemesi. Ya da neredeyse bir araba tarafından ezilmekten korkup korkmadığınız.

Zihinsel güç, zihninizin hangi bölümlerini kontrol edebileceğinizi anlamak ve önemli olduğunda bunu iyi yapabilmek anlamına gelir. Örneklere bakalım;

• Aklınıza rastgele bir endişenin gelip gelmeyeceğini kontrol edemeyebilirsiniz. Ancak bu konuda endişelenmeye devam edip etmeyeceğinizi kontrol edebilirsiniz.

• Birinin size duyarsız bir şey söyleyip söylemediğini kontrol edemezsiniz. Ancak yanıt olarak ne söyleyeceğinizi kontrol edebilirsiniz.

• Zihinsel olarak daha güçlü olmanın birçok faydasından biri de…. duygusal olarak nasıl hissettiğinizi iyileştirmenin en iyi yollarından biri olmasıdır.

• Kaygınızı uzun vadede azaltmanın tek yolu, zihinsel endişe kalıplarınızı nasıl kontrol edeceğinizi öğrenmektir.

• Öfke sorunlarınızla ancak zihinsel ruminasyon kalıplarınızı kontrol etmeyi öğrendiğinizde başa çıkabilirsiniz.

• Zihinsel öz eleştiri örüntünüzü nasıl yöneteceğinizi öğrenmeden düşük öz saygı döngüsünü kırmak zordur.

Ve her tür eğitim gibi, zihinsel güç oluşturmak da zaman içinde iyi alışkanlıklara ve uygulamalara bağlılık gerektirir.

İşte zihinsel gücünüzü ve duygusal dayanıklılığınızı yavaş ama emin adımlarla geliştirecek üç küçük alışkanlık!

Bu alışkanlık o kadar basittir ki gözden kaçırılması inanılmaz derecede kolaydır.

Şimdi, kendi kendinize düşünüyor olabilirsiniz:

Nasıl hissettiğim konusunda oldukça dürüst olduğumu düşünüyorum…

Olabilir. Ancak duygularınız – özellikle de gerçekten zor olanları – hakkında inanmak istediğiniz kadar dürüst olmadığınıza bahse girerim.

Örneğin: Dün gece eşinizle büyük bir tartışma yaşadığınızı varsayalım. Ve bu sabah işe gittiğinizde, iş arkadaşlarınızdan biri size nasıl olduğunuzu soruyor. Siz de hiç düşünmeden hemen iyiyim diyorsunuz. Sen nasılsın?

Bu, duygusal açıdan dürüst olmamanın ders kitabı niteliğindeki bir örneğidir.

Bu tartışma yüzünden bu sabah kendimi iyi hissetmediğimi biliyorum. İş yerinde kişisel meseleler hakkında konuşmak pek uygun olmadığı için bu konuda bir şey söylemek istemedim.

Öncelikle, nasıl hissettiğini gerçekten biliyor musun?

Yani, belli belirsiz, yüzeysel bir düzeyde üzgün hissettiğinizi bildiğinizden eminim. Ama özellikle hangi duyguları hissediyorsunuz?

Örneğin, kızgın hissediyor musunuz? Eğer öyleyse, ne tür bir öfke – hüsrana uğramış, kızgın, sinirli?

Ya da belki incinmiş hissediyorsunuz… Ama ne tür bir incinme? Üzgün ya da hayal kırıklığına uğramış mı hissediyorsunuz? Pişmanlık ya da utanç mı?

Ya da belki – ve çok daha büyük olasılıkla – duyguların bir kombinasyonunu hissediyorsunuz… Çoğunlukla hayal kırıklığına uğramış, ama aynı zamanda biraz kızgın ve endişeli de.

Bu sabah işe gitmeden önce bir terapi seansına katılmadıysanız – ya da yatmadan önce ciddi bir öz-düşünümsel günlük tutmadıysanız – nasıl hissettiğinizi tam olarak anladığınızdan şüpheliyim.

Örneğin, iş arkadaşınızın sorusuna yanıt olarak şöyle diyebilirdiniz:

İyiyim ama dün biraz stresli bir gün geçirdim.

Çok kötü değil ama Ayşe ile dün gece zor bir konuşma yaptık ve hala her şeyi anlamaya çalışıyorum.

İşte bu yüzden önemli.

Zihinsel olarak iyi hissetmediğinizi bilseniz bile, onlardan kaçınarak beyninize bu duyguların kötü veya tehlikeli olduğunu öğretirsiniz (çünkü bir şeyden kaçtığımızda beynimiz anlaşılır bir şekilde onun tehlikeli olabileceğini sezinler).

Ve eğer nasıl hissettiğiniz hakkında konuşmaktan kaçınma alışkanlığınız varsa, beyninize acı veren duyguların kaçınılması ve korkulması gereken şeyler olduğuna dair güçlü bir mesaj gönderiyorsunuz demektir.

Ve beyninizi kendi duygularınızdan korkması için eğittiğinizde, bu duygusal kırılganlık ve acı için bir tuzaktır.

Neyse ki, beyninize tam tersi bir mesaj verebilirsiniz – ne kadar acı verici olursa olsun, zor duyguların tehlikeli olmadığını – sadece onlar hakkında hem kendinizle hem de başkalarıyla dürüstçe konuşmaya istekli olarak.

Bu, gün boyunca karşılaştığınız her iş arkadaşınıza ve Starbucks baristasına içinizi dökmeniz gerektiği anlamına gelmez. Ancak duygularınızdan kaçınmak yerine onları dürüstçe kabul etmek için 3 saniye ayırmak, zaman içinde zihinsel gücünüzü ve duygusal dayanıklılığınızı geliştirmenin güçlü bir yoludur.

Duygusal acıların çoğu, çok fazla zihinsel zaman yolculuğunun doğrudan bir sonucudur.

Zihinsel zaman yolculuğu… Nedir o?

Zihinsel zaman yolculuğu, biz insanların hayal gücümüzle geleceği düşünmek veya geçmişteki olayları hafızamızdan yeniden yaşamak için sahip olduğumuz inanılmaz yetenektir.

Ve köprüler ve roket gemileri inşa etmekten markette ihtiyacınız olan her şeyi almaya kadar her şey büyük ölçüde zihinsel olarak zamanda yolculuk yapma yeteneğinize bağlıdır – gelecekteki olasılıkları hayal etmek ve geçmişteki anıları hatırlamak.

Ancak her araç gibi zihinsel zaman yolculuğu da iyi ya da kötü kullanılabilir.

Kaynak meşalesi bir şeyleri ısıtmak için gerçekten iyi bir alettir, ancak muhtemelen sıcak kakao yapmak için kullanmak istemezsiniz.

Ayak tırnağı makası ayak tırnaklarını kesmek için gerçekten iyidir, ancak muhtemelen odun kırmak için kullanmak istersiniz.

İster sıcak kakao yapmaya, ister ayak tırnaklarınızı kesmeye ya da anksiyetenizi azaltmaya çalışıyor olun, her şey iş için doğru aleti kullanmaya bağlıdır.

Ne yazık ki, birçok durumda gerçekten etkili olan bir aleti her durumda kullanma hatasına düşmek kolaydır…

Benzer şekilde, şirketiniz için bir risk değerlendiricisi olarak işinizde gelecekteki olası sorunları hayal etmekte ne kadar iyi olursanız olun, gece saat 02:00’de yatakta uzanıp bu gece iyi uyuyamamanın tüm potansiyel olumsuzluklarını hayal etmek, kaygınızı azaltmak ve uykuya dalmak için özellikle iyi bir araç değildir.

Dolayısıyla, zihinsel zaman yolculuğunu hayatınızın belirli alanlarında başarıyla kullanmanıza rağmen, bunun hayatınızın her alanında size yardımcı olacağını varsayamazsınız.

Anksiyete. Kaygının büyük çoğunluğu gelecekle ilgili yararsız düşüncelerden kaynaklanır. Gelecekte olumsuz olasılıkları hayal etmenin bazen yararlı olması, diğer durumlarda tamamen yararsız olmayacağı anlamına gelmez. Bu da kaygınızı azaltmanın anahtarının, gelecekteki sorunları hayal etme aracınızı ne zaman kullanmayı seçtiğiniz konusunda daha akıllı olmak olduğu anlamına gelir.

Utanç. Birçok depresyon ve düşük öz saygı vakası, güçlü zihinsel alışkanlıklar olan özeleştiri ve kendini yargılamadan kaynaklanır. Bazı durumlarda ve bir dereceye kadar, örneğin geçmişteki hatalar üzerinde düşünmek, biraz acı verici olsa da çok yararlı ve üretken olabilir. Ancak aynı zihinsel alışkanlık, başıboş bırakıldığında korkunç derecede yıkıcı olabilir.

Saldırganlık ve kızgınlık. Tıpkı kendi hatalarınız üzerine düşünmenin kolayca yıkıcı bir özeleştiriye dönüşebileceği gibi, başkalarının hataları ve eksiklikleri üzerine kafa yormak da hızla aşırı düzeyde öfke, kızgınlık, saldırganlık ve çatışmaya yol açabilir.

Kırmızı ışıkta 30 saniyeliğine durduğunuzda, dün gece partnerinizle yaptığınız tartışmayı tekrarlamak yerine dikkatinizi radyodaki müzikte tutun.

Koşuya çıkarken, yarınki iş sunumunuzun ne kadar kötü gidebileceği konusunda endişelenmek yerine dikkatinizi koşmanın ve açık havada olmanın nasıl bir şey olduğu üzerinde tutmaya çalışın.

Unutmayın: Zihinsel zaman yolculuğu yeteneği bir araçtır. Onu dikkatli kullanın, düşüncesizce değil.

Zihinsel gücün büyük bir kısmı, yararsız dürtülere direnme yeteneğidir:

Haftada beş gün spor yapmaya karar verdiniz, ancak bu akşam kendinizi tembel hissediyorsunuz ve kanepede oturup televizyon izlemek istiyorsunuz.

Bir iş arkadaşınız kaba bir şey söylüyor ve siz de ona ters ve kaba bir şey söyleme dürtüsü hissediyorsunuz.

Eşinizle yapmanız gereken rahatsız edici bir konuşma var, ancak bunu nasıl karşılayacaklarından korkuyorsunuz ve ertelemek istiyorsunuz.

Çoğu zaman, en iyi niyetlerimiz kendi zihinlerimiz tarafından dürtüsel tepkiler, istekler, korkular ve benzerleri şeklinde sabote edilir.

Örneğin: İkinci bir porsiyon tatlı yeme dürtüsü hissediyorsanız, kendinize tatlı yeme, tatlı yeme, tatlı yeme diye tekrarlamak muhtemelen o kadar da yardımcı olmayacaktır – çünkü odağınız hala aşerme ve tatlıdır!

Sağlıksız dürtülere ve isteklere direnmenin daha iyi yolu, odağınızı değerlerinize kaydırmaktır.

Bir kalem ve kağıt çıkarıp tatlıyı yemek istememeniz için 3 iyi neden sıralasanız?

Başka bir deyişle, neden ikinci bir porsiyon tatlı yememeye değer veriyorsunuz? Elbette kendi iyiliği için değil…

Bunun yerine, muhtemelen kilo vermeye ve sağlığınızı iyileştirmeye ya da bu yaz plajda güzel görünmeye veya kilo vermeye çalışan eşinize destek olmaya değer verdiğiniz için bu arzuya direnmek istiyorsunuz.

Tatlıya karşı koyma isteğinizin ardında yatan en az bir iyi değeri bulduktan sonra, bunu netleştirin – kilo vermenin ve sağlıklı olmanın faydaları nelerdir? Daha ince ve sağlıklı bir kiloda olduğunuzda neler yapabileceksiniz? Çocuklarla tekrar basketbol oynayabilmenin nasıl bir his olacağını hayal edin?

Sağlıksız dürtülerinize direnmeye çalışmak yerine, onları değerlerinizle alt edin.

Sağlıksız dürtülerin bir tür motivasyonel çekimi vardır. İster çikolata arzusu ister birini eleştirmenin getireceği ego artışı olsun, sağlıksız yönlere çekilmemizin her zaman bir nedeni vardır.

Ancak değerlerinizi – gerçekten ne istediğinizi, ideallerinizi – belirleyip netleştirerek anlık dürtülerin motivasyonel çekimine karşı koyabilirsiniz.

Şaşırtıcı miktarda zihinsel güç, anlık istekleri gerçek değerlerden ayırt etme alışkanlığı edinmekten gelir. Ve bunu ne kadar çok uygularsanız, istemediğiniz şeylere direnmeyi ve istediğiniz şeyler için harekete geçmeyi o kadar kolay bulacaksınız.

• Duygusal olarak nasıl hissettiğiniz konusunda dürüst olun.

• Gereksiz zihinsel zaman yolculuğuna direnin.

• İstekleri ve değerleri ayırt edin.