Ertuğrul Özkök: Hasta arkadaşı ziyarette hangi şarkı söylenir?

Londra’daki bir hastanedeyiz.

Saçları beyazlaşmış, 80’lerinde bir adam hastanenin kapısından tek başına içeri giriyor.

Elinde eski bir akustik gitar var.

Merdivenleri tek tek çıkarak beşinci kata geliyor.

Bir odadan içeri giriyor.

Yatakta yüzüne ölümcül beyazlık düşmüş bir arkadaş

Yatakta onun yaşlarında görünen bir adam yatmaktadır.

Saçları dökülmüş, yüzü bembeyaz, elmacık kemiklerini iyice ortaya çıkaracak kadar zayıflamış bir insandır.

Sanki bu dünyada son günlerini geçiriyor gibidir.

Gözlerini hafifçe aralar, gelen adama bakar.

Yüzüne çok hafif, çok mecalsiz bir mutluluk ifadesi oturur.

Anlaşılmaz birkaç kelime mırıldanır.

Sonra gözlerini yine kapar.

Yataktaki hasta 74, ziyaretçi 83 yaşında

Kapıdan giren insan Paul McCartney’dir.

Betales’ın kalan iki üyesinden biri.

Yatakta yatan ise Phil Collins’tir.

Yataktaki hasta 74, ziyaretçi arkadaş 83 yaşındadır.

Allah hastalığı her zaman sıralı vermiyor.

A Hard Days Night filminin küçük figüranı

Biri, Paul McCartney…

1960’ların büyük devrimcisi Beatles’ın hayatta kalan iki üyesinden biri.

Dokuz yıla 213 beste sığdırmış, tarihin en büyük müzik devrimini yapmış Beatles yani.

Teki, Phil Collins…

1970’lerin büyük grubu Genesis’in hem solist hem davulcusu…

Sonra kariyerine kendi başına devam etmiş.

Ama onları birbirine bağlayan bir başka bağ var.

Beatles 196ı’de ilk filmi “A Hard Days Night’ı” yaptığında, oradaki küçük figüranlardan biri Phil. Collins‘di.

Paul McCartney gitarını alır ve o şarkıyı söylemeye başlar

Paul McCartney arkadaşının başucuna gelir ve gitarıyla o şarkıyı söylemeye baylar:

“Hey Jude…”

Şarkının sözleri yavaş yavaş akmaya başlar:

“Üzgün olma, kötü hislerini içine atma

 Yüreğini aç, hayatında güzel şeylere yer olsun.

Korkma, cesur ol, göze al, sevgiye adım at…”


John Lennon’un oğlu Julian için yazılmış şarkı

Phil Collins gözleri kapalı yarı bilinçli yarı bilinçsiz dinler şarkıyı…

Paul McCartney’in John Lennon’un oğlu için yazdığı harika şarkı, sanki 57 yıl sonra gerçek adresini bulmuştur.

1968 yaşında John Lennon eşinden boşanıp Yoko Ono ile olduğu sırada oğlu Julian’ın mutsuzluğuna azaltmak için yazmıştı Paul McCartney bu şarkıyı…

Dünyada kültür alanında büyük değişimlere yol açan 1968 Mayıs olaylarından sadece 3 ay sonra çıkmıştı şarkı.

Paul McCartney şarkının sounundaki “na na na” nakaratını neden uzattı?

Sondaki “na na na” nakaratanı bilerek uzun tutmuştur ki insanlar hep birlikte söylesinler, bir sevgi ve umut korosu oluştursunlar diye…

Başarmıştı da…

16 Aralık 2018 gecesi Londra O2 gecesi Hey Jude’u söylerken binlerce kişi bu na na na nakaratına eşlik ediyordu.

O gece ona eşlik eden insanlardan biri de bendim.

Yağmurlu bir Londra gecesiydi ve konserden çıkarken çok mutluydum.


Yapay zeka ile oluşturulmuş Phil Collins ve Paul McCartney

Şarkı biterken Paul McCartney arkadaşının kulağına şunu fısıldar

Şarkı biterken Paul arkadaşının elini tutar ve kulağına fısıldar:

“Biz hala bir grubuz ve bize sahne olarak sadece hayat kalsa bile şarkı söylemeye devam edeceğiz…”

Onlar 1960-70 müzik ve kültür devrimini yaratan insanlardı.

Biri Liverpool’dan gelmişti.

Taşradan yani.

Öteki Londra’dan…

Metropol çocuğuydu.

Instagram’dan bu paylaşımı izlerken İzmir yıllarıma döndüm

Bu sahne Instagram’da işte böyle paylaşıldı.

Çok etkilendim.

Gözyaşlarımı tutamadım.

İzmir’in sokaklarında Çiğli Amerikan Üssü’nün radyolarını dinleyerek başlayan gençliğim yıl önümden geçti.

1968 yılının 1 Mayıs günü bir trafik kazasında kaybettiğim mahalle arkadaşım Reşat Nevruzlu geldi gözümün önüne…

Babasız büyüyen yoksul arkadaşımla sohbetlerim

Babasız büyüyen yoksul arkadaşımın kendini nasıl yetiştirdiğini, nasıl bir müzik tutkunu olduğunu, geceler boyunca Beatles mı daha büyük Rolling Stones mu tartışmalarını yaptığımız mahallemiz yine beni aldı götürdü.

Bob Dylan’ın “Like a Rolling Stone” şarkısını ilk dinlediğim gün yaşadığım duygular bana koskoca bir hayatın hülalası gibi geldi.

Paul McCartney’i bir kere daha sevdim.

Phil Collins’in “Against All Ods” filmindeki harika şarkı “Take  a Look At Me Now” şarkısını defalarca dinledim.

Bir hastane odasında olağanüstü bir sahneydi…

Böyle bir sahne hiç yoktu, hiç yaşanmadı

Geleyim gerçeğe…

Anlattığım bu hastane sahnesi hiçbir zaman yaşanmadı.

Paul McCartney o hastaneye gitmedi.

Phil Collins öyle bir hastanede değildi.

Yapay zekâ ile yaratılmış, hayali bir sahneydi bu.

Bu sahneyi başka insanlar yapay zekâ yardımıyla yarattı.

Çünkü görmek istedikleri bir sahneydi, bir anıydı, bir duyguydu bu…

O “gerçek” yoksa…

Kendi “gerçeklerini” kendileri yarattılar.

Özledikleri, görmek istedikleri bir dostluğu, bir vefayı kendi hayallerinde gerçeğe çevirdiler…

Bunu bildiğim halde yine de çok etkilendim

Bildiğim halde hiç fark etmedi.

Sahiciymiş gibi sevdim bu sahneyi.

Sahiciymiş gibi hüzünlendim.

Sahiciymiş gibi yine çok sevdim Paul McCartney’i.

Sahiciymiş gibi özlemişim Phil Collins’i…

Dün bütün gün her ikisinin şarkılarını da sahici olarak dinledim.

Şimdi anladım, 6 – 7 yıl kadar önce Londra’da O2 Arena’da Paul McCartney bu şarkıyı söylediğinde niye çılgınca alkışladığımı.

Onlar ve bizler gidinceye kadar sahici gibi şarkı söylemeye devam etmeliyiz

Çünkü hepimizin içinde bu sözlerin dokunacağı bir nokta var.

Hepimiz adresiyiz bu şarkının…

Günün birinde hepimizin “Hey Jude” diye şarkı söyleyeceği birisi, birileri var.

O birilerinin de bize söyleyeceği bir “Hey Jude…”

Bizi hayattan keyif almaya, umutlu olmaya, cesur olmaya davet eden şarkılara ihtiyacımız var.

Hatta kışkırtmaya, tahrik etmeye, “Hadi kalk git” diyecek şarkılar lazım bize…

Hatta belki sırf, her hafta cuma vaazında hayatımızın, keyiflerimizin her noktasına burnunu sokmaya kalkışan Diyanet İşleri Başkanına inat, yaşamaya azmetmeliyiz, azmettirmeliyiz.

Aslını yapacak cesaretin yoksa sahiciymiş gibi yap

Aslını yapacak cesaretimiz yoksa bile en azından sahiciymiş gibi yapmak…

O da güzel bir şey.

Çünkü 21’inci yüzyılın kötü liderleri bize öylesine kötü bir dünya yarattılar ki…

Onlar gidinceye kadar sahiciymiş gibi yaşamaya devam etmeliyiz…

Neden mi?

Çünkü kötü insanlar yenilecekler.

Bir gün mutlaka yenilecekler…

İyi insanlar kazanacaklar.

Otoriter alacakaranlıkta şimdi şarkı söylemek lazım

O güne kadar, içimizden veya yüksek sesle ama mutlaka hep birlikte sahiciymiş gibi Hey Jude’u söylemeye devam edeceğiz.

Ne diyordu Paul McCartney o yapay zeka hastane sahnesinde…

“Bİz hala bir grubuz, bize sahne olarak sadece hayatımız kalsa da.

Şarkı söylemeye devam edeceğiz..”

Çünkü otoriter liderlerin alaca karanlığındayız.

Ve şimdi şarkı söylemek lazım…

Related Posts

Türkiye’ye dönen Marcus Aurelius heykelinin ilk durağı Beştepe

65 yıl sonra Türkiye’ye iade ediken Roma İmparatoru Marcus Aurelius’un bronz heykeli, ilk kez Beştepe’de görücüye çıkacak.

Aytmatov’un romanları keçeye işlendi

Kırgız sanatçı Sheisheeva Svetlana Bolotbekovna, Cengiz Aytmatov’un eserlerinden ilham alarak geleneksel keçe sanatıyla tablolar yapıyor.

Melisa Döngel ile partnerliği tartışılmıştı: Haluk Bilginer ilk kez konuştu

Melisa Döngel ile partnerliği tartışılmıştı: Haluk Bilginer ilk kez konuştu

Kayseri’de 7,5 milyon yıllık fosiller sergilenecek; müzenin yapımı sürüyor

Kayseri’de 7,5 milyon yıllık fosiller sergilenecek; müzenin yapımı sürüyor

ALES/2 sonuçları açıklandı

ALES/2 sonuçları açıklandı

Üç aylar ne zaman başlayacak? Yeni Hicri yılda üç aylar (Receb, Şaban ve Ramazan) başlangıç tarihleri

Muharrem Ayı’nın gelişiyle birlikte yeni Hicri yıldaki tüm dini günlerle birlikte üç aylar başlangıcı da en çok merak edilip araştırılanlar arasında ilk sırlarda yer alıyor. Hicri ve Miladi Takvim arasındaki zaman farkı nedeniyle üç aylar başlangıcı 2025 yılında 2 defa yaşanacak. Bir önceki Hicri Yılın üç aylar başlangıcı 1 Ocak tarihine denk gelmişti. Miladi olarak yeni yıl başlamadan 10 günlük zaman farkı nedeniyle bu yılın son günlerinde üç aylar başlangıcı idrak edilecek. Böylelikle 2025 yılında iki defa üç aylar başlangıcı yani Receb ayı başlangıcına tanıklık edilmiş olacak. Peki 2025 – 2026 üç aylar başlangıcı ne zaman? İşte merak edilip araştırılan tarih…