Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye ile Güçlenen, Türkiye’ye Güç Veren Kadınlar Programı’nda konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın konuşmasından satır başları şöyle:
81 vilayetin tamamında anne olarak, eş olarak, evlat olarak hayatımıza anlam katan kadınlarımıza şükranlarımızı sunuyorum.
Türkiye ve tüm dünya kadınlarının Dünya Kadınlar Günü’nü tebrik ediyor, 8 Mart’ın barışa, dostluğa, kardeşliğe, dayanışmaya vesile olmasını diliyorum.
Sadece 8 Mart değil yılın kalan 364 günü de esasen kadınların günüdür, öyle olmalıdır.
22 gün sonra sandıklara giderek yerel yöneticilerimizi belirleyeceğiz. Belediye başkanlarından muhtarlara kadar her kademede kadın adayların ilgi gösterdiğini görüyoruz.
Siyasete kadın elinin değmesini daima desteklemiş bir kardeşinizim. Buradan tüm kadın adaylarımızı selamlıyorum ve başarılar diliyorum. 8 Mart’ı aracı kılarak devletimizin kadınlara yönelik politikalarını gözden geçiriyor, eksikliği gideriyoruz. Türkiye Yüzyılı’nın hazırlıklarını güçlü kadın, güçlü aile, güçlü Türkiye ekseninde yürütüyoruz.
Aile ile kadını ayıran, kadını ailenin karşısına yerleştiren, kadın ve aile arasında duvarlar ören her türlü yaklaşımı reddediyoruz.
Güçlü aile sadece millet ve devlet olarak bekamızın değil, aynı zamanda geleceğimizin de garantisidir. Güçlü ailenin ilk şartı da şüphesiz güçlü kadındır. Kadınla aile arasına duvar ören her türlü anlayışı reddediyoruz. Ülkemizde aile kavramına alerjisi olan bir kesim var. Bunlar modernleşme anlayışıyla aileye yapısına adeta savaş ilan etmiş durumdalar. Bunların bir özelliği de lafa gelince demokrasiyi kimseye bırakmamaları. Ama kendi görüşlerine uymayanları ayrıştıran da yine bunlar. Kadının ve ailenin en büyük düşmanı olan cinsiyetsizleştirme politikalarına karşı tek bir cümle kurmazlar. Bazı kibirli siyasetçilerin ev kadınlarını aşağılamasına gıklarını dahi çıkarmazlar. Kendi mahallerindeki kadına yönelik tacizi asla gündeme getirmezler. Söz konusu gerçekten kadınların özgürce var olma hakları olunca bunlar çifte standardın yanında saf tutarlar. Soruyorum sizlere, dünyada ‘kadın hakları’ diye ortalığı ayağa kaldıranların, Filistin’de katledilen 32 bin masum için seslerini hiç duyduğumuz mu? İnsanlığa hak hukuk dersi verenlerin İsrail’e ses çıkardığını gördünüz mü? Son raporunda Türkiye’yi eleştiren Avrupa Konseyi’nden, İsrail’e gizli açık destek dışında bir laf işittiniz mi?
Kadınların önündeki engellerin kaldırılması konusunda neler yaptığımızı en iyi siz biliyorsunuz. Kimsenin hayat tarzına karışmadık. Başörtüsüne özgürlük başta olmak üzere kadınlar lehine pozitif ayrımcılık yapılmasını anayasa kuralı haline getirdik.