YUNT, yazın bilimci ve sanat kuramcısı Zeynep Sayın tarafından hazırlanıp sunulan “İmgenin Onuru” başlıklı podcast yayınının on birinci bölümünde yazar Sema Kaygusuz‘u konuk etti. Bölüm, Kaygusuz’un yapıtlarındaki imgelerden hareketle gündelik hayatı kuşatan ataerkil kültürden cinsiyetçilik ve zorbalığın sinir uçlarına uzanarak tahakküm ilişkilerine itirazı seslendirmenin yollarını aradı.
Farklı dillerde okurla buluşan, 2016 yılında Yunus Nadi Roman Ödülü’ne layık görülen “Barbarın Kahkahası” (2015) başlıklı romanı odağına alan konuşmada Kaygusuz, romanın geçtiği Mavi Kumru Moteli’nde her gün idrarla karşılaşılmasından yola çıkarak tiksinmenin “terbiye etmek” ve “yönetmek” için araçsallaştırıldığına dikkat çekti. Hijyenin örgütlenmesinin “güvenlikçi” ve “korku dolu” bir toplum yaratmada kullanıldığını vurgulayan yazar, tiksinmenin ötekileştirmeyle ilişkisine değinerek toplumun dışında bırakılmak istenen grupların “tiksinç nesnelere dönüştürülmesi”nden söz etti. Romanında da patriyarkanın “öteki” olarak tanımladıklarına yönelttiği şiddetten doğan mizojiniyi, cinsiyetçiliği, homofobiyi ve türcülüğü gözler önüne seren Kaygusuz, yaşanan gündelik olaylar ile toplumsal bilinçdışının ilişkilenme biçimlerini deşifre etti.
Romandaki motelin idrarla kirletilmesini bir tür “barbar hareketi” olarak nitelendiren Kaygusuz, katliamlarla örülü bir tarihin ağırlığıyla bastırılmış duyguları gün yüzüne çıkaran idrarın şifalandırıcı etkisini hatırlattı. “Şifacı bir barbar” olma isteğini ifade eden yazar, toplumda “zihinsel yamyamlık” hüküm sürerken barbarlığı olumladığını ifade etti. İdrardan tiksinmenin kışkırtıcılığının “devrim” niteliğinde olabileceğini belirten Kaygusuz, onuru savunmak için “güzelliğe ihtiyaç duyma eğilimi”ni reddettiğini ifade etti.
Yapıtlarındaki hayvan imgelerinin kolektif bellekteki izdüşümlerine değinen ve yeryüzündeki tüm canlıların varlığını kutsayan Kaygusuz, varoluşu insanla sınırlı olarak düşünmeye mesafeli olduğunu ifade etti:
“Kendi ekolojik varlığımızı, canlı varlığımızı, epigenetik varlığımızı sırf insan olmaya indirgiyor olabilir miyiz diye bir kuşkum var. Çünkü zannediyorum ya da belki de umut ediyorum ki hafızamızda bir bakteri olduğumuzu, bir yosun olduğumuzu da anımsayan, dilsiz olduğumuzu da anımsayan, hücre düzeyinde bir can parçası olduğumuzu ya da bir mineral olduğumuzu anımsayan bir sinir ucu olmuş olması lazım. Yoksa niye merak edelim?”
“İmgenin Onuru” başlıklı podcast yayını her cumartesi yeni bölümüyle dinleyicilerle buluşacak. “İmgenin Onuru”nu Spotify ve Apple Podcast üzerinden dinleyebilirsiniz.